22 Nisan 2010 Perşembe

Her Yaşa Tenis!

Evet bugün madem blogun ilk günü iki üç günlük birikimleride aktarayım da aklımda kalacağına blogumda kalsın..

Töbeler töbesi ben neler gördüm..
Yahu sitemizde tenis kordu var bizdede tenis onayacak yürek var.. Hatta lise yıllarından ITF (international tennis federation) den aldığım profesyonel tenis hakemliği sertifikam da var.. Ben neden tenise merak sarmadım.. andre agassi gibi kelim beyaz şortum var bi eksik tenis oynayacak bir kardeş ve iki raket  bi kaç tenis topu...



Aldık.. Evet evet on numara markadan (wilson) on numara bir çift tenis raketi bi kutu (3 adet) tenis topu aldık ve aynı gün çıktık medanlara pehlivan edasıyla..

Servislerimi görmeliydiniz.. Tenis orda sahasındaki fileden çok gaaassaraylı sabri gibi dağlara taşlara vuranlar için gerilmiş üst ağlara taktım topu.. :) tavandan oynuyorduk bir süre 3 bant bilardo havasında.. Sonra öğrendik vuruşları.. Akşamında internetten videolara baktık forehand-backhand vuruşları gördük izledik özümsedik..

Dün kardeşim yoktu bende tenis korduna yaklaşmadan basket sahasında 3 lük atıyordum.. Bu arada kendime de bir tenis arkadaşı bulmak için arada bir yan taraftaki kordu kesiyordum inceden.. Birden bir çift gördüm.. Adam eski türk filmlerindeki mazlum ayarında, karısı ise emine beder türbanıyla semt pazarı pardesü kreasyonunu sentezlemiş geliyorlar...  Tenis kordunun tellerine karşı Squash*oynanamayacağı için ben hala adamın karşısına bir rakip gelecek beklentisiyle çaktırmadan izlerken bir yandanda içten içe umarım kimse yokturda evden on numara raketimle toplarımı kapar adamın karşısına çıkarım diye beklemeye koyuldum...

Ama o da ne! Kadın sahaya bir anna kournikova edasıyla giriş yaptı.. Pardesüsünü Batman'ın gotham city'i Rahmetli Jokerden kurtarışının finalini gölgede bırakacak şekilde savurdu ve önce ayakkabılarının bağcıklarını sıktı.. Sonra bir kat pardesü çıktı kenara kondu.. Akabinde kahverengi hırka çıktı kenara kondu..

Ama kadındaki bakış "zorla getirildim buraya bakışı"  zorla getirildim ama kocam tarafından.. Kadınlık vazifemi yapıp kocama layık bi eş olmak için.. Kadınlık vazifemi yapıp kocamın her türlü ihtiyacını karşılamak için.. Yoksa zaten sosal bi insanım.. Günler düzenliyoruz, misafirliklere gidiyoruz, kadınlarla toplaşıp muhabbet ediyoruz.. Bu bana aykırı bir spor.. Hülya avşar yapsın bunu dercesine bakıyor "dalyar" ın gözünün icine..

Kafada türban sabit olmak kaydıyla altında bol bir eşofman, üstünde kıpkısa kollu (askılı değil) bir tshirtle kalakaldı williams kardeşlerin açık tenlisi..  Buraya kadar herşey normal.. Her kesimden insan her kıyafetle oynaabilir bu oyunu.. Aksi bir kural yok..

Başladılar berbat vuruşlara.. İnsan tenis kordunda kadın görünce bekliyor o anna kournikova çığlıklarını, williams kardeşlerin doğa anayı küstürecek haykırışlarını. Ama gelen efekt nefes seslerine karışmış "iiiııh iiiııh hmmsss hıpıms" tan öteye gitmiyor..


Adam tedirgin aman karıma bakan var mı, başı kapalı ama koltukaltına kadar kolları açık bi erde yanlış mı yapıyoruz.. Bu merak bize mi oksa ata sporumuz bile olmayan tenise mi.. Eğer bizeyse yüzde kaçı karıma.. Servis atarmış gibi yapıp milleti mi kessem ben servisle meşgulken karıma bakıyolarmı fırsatçılar die.. Sırf bu yüzden göremedim hanımın topunu yedim kafama.. Tedirginim ya birden iceri dalarlarsa.. Ya haallerini süslerse karım... Çok tedirginim.. Bizimki de az değil hani... Servisi zıplayarak kullanıyor.. Sen stefi graf mısın be kadın ne zıplıyorsun neden zıplatıyorsun... Adam tedirgin.. Kadıncağız yorulmuş.. Kadın terlemiş... Kadın ölmüş bitiyor.. Çıkardığı sesler bizim "dalyar" amcaya  içgüdüsel olarak neyi hatırlattıysa artık servisleri karısının kucağına kucağına atıyor.. Ama yinede kaçınılmaz son.. Kadın başlıyor haliyle terlemeye.. Adam deniz kenarında üşüten manitaya verilen ceket misali kadını sarıyor hırka ile..

15 dakika süre hırka ile oynadıktan sonra kadıncağız isilik dökmeden bırakıyor oyunu oturuyor kenara adamın off layıp puffflamalarına rağmen..

Bırakıp topu kenara gidesim var "dalyar amca" nın yanına.. Diyesim var benimde raketim var beraber oynayabiliriz diye.. Hani hem yengeyi yormasın, kadın böyle bir külfetten kurtulsun hemde adama uzun soluklu bir oyun çıksın.. Soluk derken adamın o içgüdüsel algıladığı soluktan bahsetmiyorum..  Ama korkuyorum içten içe ya bu arkadaşlık kordlarda kalmaz da "bi akşam da yengeyi alıp bize oturmaya gelin"e bağlarsa diye...

Diyemem ki ne "alakası var olm senin gibi kendinden bile korkan sapkının yanında"  diyemem ki "Arkadaş canlısı hümanist bi insanım ama o kadar değil".. Eşini sarıp sarmalayıp etraftan kıskanan biri kimbilir eşine hasbel kader göz ucuyla da olsa bakanlar hakkında neler düşünüyordur.

Tedirginim yarın yine oynacaklar diye.. Kadın bu sefer 24 derece sıcakta gocukla korda inecek diye korkuyorum..






*Tenisin duvara karşı tek yada iki kisiyle oynanır hali. bazı bazı antrenman bazı bazı müsabaka olarak oynanır.. Size bu konuda daha ayrıntı verebilecek bilgi birikimim keşke olsaydı.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder