30 Nisan 2010 Cuma

Metrobüs Anomalisi

Selamlar ola;
Dün muhteşem bir gündü.. Muhteşem gün muhteşem başlar teorisini kanıtlar biçimde gün metrobüste başladı. Dün saat 9:30 gibi avcılardan bindiğim metrobüs aracı yenilerdendi. Hani şu belediyenin akla ziyan kazık yiyerek yada dimağa durgunluk verecek indragandisiyle hollandadan alınan bayırda faytonla kapışanlardan.. En arkada "U" şeklinde inanılmaz rahatsız bir koltuk bulunmakta.. İnanılmaz rahatsız diyorum çünkü oraya oturmayan bu rahatsızlığı anlayamaz.. Düşünün "U" şeklinde 5 götün zor sığacağı koltukta 5 göt olarak oturuyorsunuz.. U şeklinin ortasında kalan erkek ve bacakları birbirine yapışık. Sağ ve sol bacaklar malum bölgeyi sıkıştırmakta ve insana acı vermektedir... Hele ki solunuzda kendilerine "Roman" kisvesi altında yeni bir kimlik arayışındaki analı kızlı çingeneden hallice 2 çirkef solunuzda bi laz kadın ve bir yaşlı amca...

Sefaköy durağında ilk mermi sıkıldı.. "yawrum ittirip durma bacağımı" cingen teyze ılımlı islamcı gence böyle seslendi.. Ilımlı islamcı gençte "teyzecim bakın böyle oturuyorum iki bacağım birbirine yapışık zaten otobüs hareket ettikçe değiyor ancak size bacağım bende sıkışığım burda (kısacası billurlar gözlerimden çıkmak üzre, malzemenin durumunu da hak getire)"

Çingen teyzenin çingen kızının ısınma turları: Arkadaşım rahat gelmediyse kalk ayağa.. sen benim annemi taciz edemezsin..
Ilımlı İslamcı Genç: Ne taciz mi?
Çingen teyzenin çingen kızı: sabahtan beridir bakıyorum ikinciye annem bana işaret ediyor sabahtan beridir bacağınla annemi iteliyorsun bu tarafa.
Ilımlı İslamcı Genç: Hanfendi.. Dikkat ettiyseniz sabahtan beridir baston gibi duruyom burda ne itmesi.. der ve muhattap olmamak icin ayağa kalkmaya yetenir.. tam o anda kolundan tutulur..
İçi Boş Yaşlı Amca: Bırak evladım kalkma sıkıştılarsa inip taksiye binsinler..
Laz Kadın: Metrobüste olur o kadar az sabredin sizde teyzecim..
Çingen kadın: ama sürtünüyor.
Çingen kadının çingen kızı: Bi kere daha böyle olmuştu bana metrobüste adamın biri önce böyle sürtünmeyle başladı sonra beni taciz etti.. Polise verdim metrobüste linc ettiler adamı haberin olsun.
I.İ.G: Siz taciz ne demek anlamını bilmiyorsunuz galiba.
Ç.K.Ç.K: hee evet bilmiyorum bilmiyorum mıncıklamak işte.. senin yaptığından ne farkı var sende sıkıştırıyorsun...
I.İ.G: Ben öyle bise yapmıyorum saçmalamayın susun lütfen herkes size bakıyor..
Ç.K.Ç.K: taciz suçtur bu devletin yasaları var polisi var..

Bu raddede ben yanımdakinin kulagına fısıldarken ses tonumu ayarlayamıyorum ve kadının bi nebze de olsa duymasına sebep oluyor bı anda olusan abuk suskunluk

Ben: bir adamın böyle bı kadını tacız etmesı ıcın gercekten cok uzun suredır zor durumda olması gerekır.

Ç.K.Ç.K: efendiiimm.. Neeee neeee ne söylüyorsun sen, neeee?
Ben: Kes sesinide rahat rahat gidelim işimize...
O sırada lafa Laz kadın karışır ben sıyırırım kendimi ve metrobüste olaylar topkapıya kadar TDK nın bile "yok artık" diyeceği yanlış kullanılmış sözcüklerle devam eder..
dialoglardan bazıları:
"Sen şizofrensin.. senin tıp "liberatöründe" karşılığın yok"
"Seniğ tıp libatatörü açıklayamamış ben mi açıklıycam..."
"hadi ordan demokloşi yapma.. "
"insanı provakatör edersiniz."
"hadi anne cinnet gelmeden inelim."
"hadi ben yaşlıyım utanmıyorum sen utanmıyormusun"
"sizin gibileri avrupada kesiyolar"

Cevizlibağ durağında kendisini alkışlarla dışarı aldığımız çingenlerin küçük olanı romanlıktan da sekerek afro amerikan bir tavırla hepimize  parmak yaptı ve bu hepinize girsin diyerek aramızdan ayrıldı.. Metrobüsün kökürten ötesi kahkahada herkes kulaklıklarını çıkarmış vaziyette, orta kısımdan öteside eğlenceyi kaçırmanın üzüntüsündeydi..

İstanbul trafiğine ve sabah işe gitme çilesine böyle çözüm bulan herkesi gönülden kutlarım..

22 Nisan 2010 Perşembe

Her Yaşa Tenis!

Evet bugün madem blogun ilk günü iki üç günlük birikimleride aktarayım da aklımda kalacağına blogumda kalsın..

Töbeler töbesi ben neler gördüm..
Yahu sitemizde tenis kordu var bizdede tenis onayacak yürek var.. Hatta lise yıllarından ITF (international tennis federation) den aldığım profesyonel tenis hakemliği sertifikam da var.. Ben neden tenise merak sarmadım.. andre agassi gibi kelim beyaz şortum var bi eksik tenis oynayacak bir kardeş ve iki raket  bi kaç tenis topu...



Aldık.. Evet evet on numara markadan (wilson) on numara bir çift tenis raketi bi kutu (3 adet) tenis topu aldık ve aynı gün çıktık medanlara pehlivan edasıyla..

Servislerimi görmeliydiniz.. Tenis orda sahasındaki fileden çok gaaassaraylı sabri gibi dağlara taşlara vuranlar için gerilmiş üst ağlara taktım topu.. :) tavandan oynuyorduk bir süre 3 bant bilardo havasında.. Sonra öğrendik vuruşları.. Akşamında internetten videolara baktık forehand-backhand vuruşları gördük izledik özümsedik..

Dün kardeşim yoktu bende tenis korduna yaklaşmadan basket sahasında 3 lük atıyordum.. Bu arada kendime de bir tenis arkadaşı bulmak için arada bir yan taraftaki kordu kesiyordum inceden.. Birden bir çift gördüm.. Adam eski türk filmlerindeki mazlum ayarında, karısı ise emine beder türbanıyla semt pazarı pardesü kreasyonunu sentezlemiş geliyorlar...  Tenis kordunun tellerine karşı Squash*oynanamayacağı için ben hala adamın karşısına bir rakip gelecek beklentisiyle çaktırmadan izlerken bir yandanda içten içe umarım kimse yokturda evden on numara raketimle toplarımı kapar adamın karşısına çıkarım diye beklemeye koyuldum...

Ama o da ne! Kadın sahaya bir anna kournikova edasıyla giriş yaptı.. Pardesüsünü Batman'ın gotham city'i Rahmetli Jokerden kurtarışının finalini gölgede bırakacak şekilde savurdu ve önce ayakkabılarının bağcıklarını sıktı.. Sonra bir kat pardesü çıktı kenara kondu.. Akabinde kahverengi hırka çıktı kenara kondu..

Ama kadındaki bakış "zorla getirildim buraya bakışı"  zorla getirildim ama kocam tarafından.. Kadınlık vazifemi yapıp kocama layık bi eş olmak için.. Kadınlık vazifemi yapıp kocamın her türlü ihtiyacını karşılamak için.. Yoksa zaten sosal bi insanım.. Günler düzenliyoruz, misafirliklere gidiyoruz, kadınlarla toplaşıp muhabbet ediyoruz.. Bu bana aykırı bir spor.. Hülya avşar yapsın bunu dercesine bakıyor "dalyar" ın gözünün icine..

Kafada türban sabit olmak kaydıyla altında bol bir eşofman, üstünde kıpkısa kollu (askılı değil) bir tshirtle kalakaldı williams kardeşlerin açık tenlisi..  Buraya kadar herşey normal.. Her kesimden insan her kıyafetle oynaabilir bu oyunu.. Aksi bir kural yok..

Başladılar berbat vuruşlara.. İnsan tenis kordunda kadın görünce bekliyor o anna kournikova çığlıklarını, williams kardeşlerin doğa anayı küstürecek haykırışlarını. Ama gelen efekt nefes seslerine karışmış "iiiııh iiiııh hmmsss hıpıms" tan öteye gitmiyor..


Adam tedirgin aman karıma bakan var mı, başı kapalı ama koltukaltına kadar kolları açık bi erde yanlış mı yapıyoruz.. Bu merak bize mi oksa ata sporumuz bile olmayan tenise mi.. Eğer bizeyse yüzde kaçı karıma.. Servis atarmış gibi yapıp milleti mi kessem ben servisle meşgulken karıma bakıyolarmı fırsatçılar die.. Sırf bu yüzden göremedim hanımın topunu yedim kafama.. Tedirginim ya birden iceri dalarlarsa.. Ya haallerini süslerse karım... Çok tedirginim.. Bizimki de az değil hani... Servisi zıplayarak kullanıyor.. Sen stefi graf mısın be kadın ne zıplıyorsun neden zıplatıyorsun... Adam tedirgin.. Kadıncağız yorulmuş.. Kadın terlemiş... Kadın ölmüş bitiyor.. Çıkardığı sesler bizim "dalyar" amcaya  içgüdüsel olarak neyi hatırlattıysa artık servisleri karısının kucağına kucağına atıyor.. Ama yinede kaçınılmaz son.. Kadın başlıyor haliyle terlemeye.. Adam deniz kenarında üşüten manitaya verilen ceket misali kadını sarıyor hırka ile..

15 dakika süre hırka ile oynadıktan sonra kadıncağız isilik dökmeden bırakıyor oyunu oturuyor kenara adamın off layıp puffflamalarına rağmen..

Bırakıp topu kenara gidesim var "dalyar amca" nın yanına.. Diyesim var benimde raketim var beraber oynayabiliriz diye.. Hani hem yengeyi yormasın, kadın böyle bir külfetten kurtulsun hemde adama uzun soluklu bir oyun çıksın.. Soluk derken adamın o içgüdüsel algıladığı soluktan bahsetmiyorum..  Ama korkuyorum içten içe ya bu arkadaşlık kordlarda kalmaz da "bi akşam da yengeyi alıp bize oturmaya gelin"e bağlarsa diye...

Diyemem ki ne "alakası var olm senin gibi kendinden bile korkan sapkının yanında"  diyemem ki "Arkadaş canlısı hümanist bi insanım ama o kadar değil".. Eşini sarıp sarmalayıp etraftan kıskanan biri kimbilir eşine hasbel kader göz ucuyla da olsa bakanlar hakkında neler düşünüyordur.

Tedirginim yarın yine oynacaklar diye.. Kadın bu sefer 24 derece sıcakta gocukla korda inecek diye korkuyorum..






*Tenisin duvara karşı tek yada iki kisiyle oynanır hali. bazı bazı antrenman bazı bazı müsabaka olarak oynanır.. Size bu konuda daha ayrıntı verebilecek bilgi birikimim keşke olsaydı.. 

Amerikan Güreşi..

Selamlar blog takipçilerim,

Bugün konumuz son zamanlarda malum tv kanallarında son bir senedir bizlere ve çocuklara  günün her saatinde yayınlanan amerikan güreşlerinin genç nesil üzerindeki etkisi.

Malum kanallar başımıza gelecekleri hesaba katmayıp iki yılı aşkın süredir yaptığı bu yayınların dün itibariyle vardığı sonuçların ciddiyetini farkettim.

5-16 yaş gurubu erkek çocuklarının facebook, msn ve benzeri platformlarda iri kıyım, kaslı, yağlı terli güreşçilerin resimlerini avatar olarak kullanmaya başladığından beridir yakın zamanda erkek babası olacak olan ben'i aldı da bir telaş..

Dün site parkının yeşil alanlarında birbirleriyle karakucak güreşlerinin temsili olmadığını bir çocuğun 4. merdivenden üstüne atladığı akranının barsaklarını götten attırmasıyla anlamış bulunduğum bir oyun çeşidi gördüm.

Çocuklara sormaya cesaretim olmadığı için akınlarına konuşlanarak öğrendiğim bu oyunun aslında bir amerikan güreşi güzellemesi olduğunu öğrendim. Acayip acayip nicklerle oynanılan oyunda çocukların, asıl amacı esasen gösteri olduğunun yetişkinler tarafından da hala bilinmediği ülkemde amerikan güreşi oynadıklarını farkettiğimde öncelikle çocuklara bu müsabakaların çocuklara göre olmadığı ve dahada önemlisi tamamen gösteri adına yapılıp ringlerinin yaylı (darbeyi emecek) vuruşlarının eski türk filmlerindekilerden daha sahte olduklarını anlatmaya kalktığımda 2. kata tırmanan bir çocuk üzerime balyoz atlayışı yapmaktaydı.

En ilginci de kimi çocukların oyun mantığının dışına çıkıp arkadaşının hayalarına abanması, düşen adamı kaldırmak yerine dirseğiyle üstüne atılmasından anladığım kadarıyla yılardır oyuncak silahlarla dekmancılık oynamanın zararlı olduğunu savunan bizler bazı şeyleri atlamışız.

Silahla oynamanın zararı olsa olsa çocuğu şiddete teşvik etmek olduğu kanısındayım. Ama bu spor oyunu adı altında yapılan şiddetin çocuklara sadece şiddeti değil sporun içindeki şiddeti, insan hayatının önemi konusundaki hassasiyetsizliği aşıladığı kanısına vardım.

Kendi çocukluğunuzdan hatırlayın.. Bi gerizekalı arkadaş seçilir, yılarca mantara hep o basar.. Hep ilk ve son ebe o olur.. O bizi bulana dek biz çoktaaan evde tereyağlı ballı ekmeğimizi yer oluruz..

Saklambaç oyununun son ebesi olduğunu 1,5 saat bizi arayıpta akşam ezanından sonra eve gidip dayak yediğinde aslında bizim o daha önüm, arkam, sağım, solum derken evde olduğumuzu öğrendiğinde farkeden ama buna rağmen ertesi gün ilk ve son körebe olarak tekrar aramıza katılacağının garantisi olan arkadaşımızla yıllar sonra karşılaşınca "olm sen ne mal adamdın çocukken heee" muhabbetini yapabilme ihtimallerinin sıfır olduğunu düşündükçe geriliyorum..

Çünkü 5-6 erkek çocuğunun üstlerini çıkararak gerek atletle gerek atletsiz ter içinde birbirleriyle sarmaş dolaş güreşmelerinin ilerdeki cinsel eğilimlerinden tutunda eş seçimleri, iş seçimleri ve kıyafet seçimlerini etkileyeceği konusunu düşündükçe gelecek yıllara kör girme eğiliminde olan bir depresif olarak buluyorum kendimi..

Bir erkek çocuk diğer bir erkek çocuğun kafasını ancak uzun eşşek oynarken bacaklarının arasına ters şekilde alabilir. Ama dün bu üstteki resimdeki şekilde yerdeki çocuğun ağzına oturan bir çocuk gördüm.. Ki bu çocukların 3-4 sene sonra büyüme ve gelişme çağına girdiğini düşünürsek bu hareket en olmaması gereken yerde en olmaması gereken kişiyle ve en olmaması gereken şekilde olacak olması bizim salladığımız dünyanın çivisini kral arthur gibi yerinden çıkaracak bir neslin geldiğinin habercisi değilde nedir..

Eskiden babalar oğlum gay olur diye korkuyolardı, şimdi bütün bebelerin avatarları kaslı kıllı börtlü adam resimlerle dolu..

Yazıyı okuduğunuzda size homofobik bir portre çizmiş olabilirim fakat durum bundan ibaret..

Her ne kadar ata sporu olsada kıspete el sokulan apış arasından yağlı yağlı kilit atılan yağlı güreşimiz olsa da, siz siz olun playboyun çamur güreşi yapan güzellerinden vazgeçmeyin :)

Önsöz

Selamlar blog severler, canım okurlarım...

Uzun süredir bu temada bir yapım projesindeydim.. Şimdilik imkanlar dahilinde bu bir blog olarak başlatılacak, ilerleyen zamanda belkide sizlerin de gördüğünüz, duyduğunuz komik olaylari yorumlayarak yazabileceğiniz bir site halini alacak..

Ama öncesinde bakalım ben neler gördüm neler duydum...